Saraydan kaçan Pelin yol ayrımından sonra arenaya giden yol ayrımından yürümeye devam etmiş. Çok geçmeden uzaklarda devasa bir arena görünür olmuş ve arenaya yaklaştıkça artan coşkulu sesleri duymaya başlamış. Arena kapılarından girdiğinde ise iki gladyatörün ölümüne dövüştüklerini görmüş. Arena şampiyonu İlker iki elinde iki kılıçla dövüşüyormuş, karşısındaki iri yarı dev gibi adam ise büyük bir savaş baltasını büyük bir kuvvetle savurmaktaymış. Dövüş ilerledikçe İlker rakibine birbiri ardına yara üstüne yara hediye etmeye başlamış. Çok geçmeden iri yarı savaşçının vücüdündaki pek çok yerde kan damlaları sızmaya başlamış. Arenadaki seyirciler kendilerinden geçmiş bir şekilde bağırıyor, tezeharuhat yapıyorlarmış. Artık iri yarı savaşçı son gücüyle hamlelerini savurduğu belli oluyormuş, İlker ise bir çocuk oyuncağıymış gibi darbeleri savuruyormuş. Ama tamda dövüşü bitirmek üzereyken gözü arenadaki bir ışıltıya kapılmış ve gözlerini güzeller güzeli Pelin'den alamaz olmuş. O sırada rakibinin baltasının boynuna doğru yaklaştığını ne görebilmiş nede hissedebilmiş. Dev arena şaşkınlık dolu bir sessizlik ve ardından coşkulu tezaharuhatlarla dolmuş. Arenadaki köleler tarafından kaldırılan ölü beden, yerde sürüklenirken arkasında kıpkırmızı bir kandan oluşan iz bırakıyormuş...