28 Ağustos 2012 Salı

Aşk Günlükleri - 28 Ağustos 2012

Hiç Yaşamadığımız Bir Günümüz...

Soğuk ve yağan yağmur yüzünden ıslanmış bir şekilde, eve bütün bir günün yorgunluğuyla geldi Pelin. Evin kapısını açmak için anahtarını deliğe yerleştirmek istedi, ama kapı daha dokunmasıyla aralandı. Hayret etti Pelin bu duruma, çünkü İlker henüz işten gelmiş olamazdı, işyerinde çok yoğun bir dönemden geçtikleri için geç saatlere kadar mesaiye kalması gerekiyordu bugünlerde. Pelin'de çok üzülüyordu bu duruma ve çok özlüyordu aşkınıda, ama birşeyde diyemiyor, içine atıyordu özlemini. Hem bugün kızgındıda İlker'e, çünkü gün boyunca hiç aramamıştı eşi Pelin'ini.

Tereddüt ederek ve birazda ürpertiyle kapının aralığından içeri baktı, tek görebildiği titrek bir ışıktı. Küçük bir mum aydınlatıyordu evlerinin antresini. Kapıdan girdiğinde ışığın düğmesine bastı alışkanlıkla, ama ışıklar herzaman ki gibi yanmadı, sigortadan kapatılmış olmalı diye düşündü Pelin. Yerdeki küçük mumun yanında küçük bir zarf vardı, zarfı açınca içindeki yazıyı okudu Pelin, zarfın içindeki notta "Karga Seni Özlemiş" yazıyordu.

Pelin oturma odasını süsleyen, İlker'in kollu bir makineden kazandığı peluş karganın yanına doğru yola koyuldu. Aslında bu peluş bir muhabbet kuşuydu ama yıllar önce Pelin'lerin komşusunun bebeği olan ufaklık bu oyuncağa karga dediği için adıda karga kalmıştı zavallı muhabbet kuşunun. Karganın olduğu salona geldiğinde burasının dahada aydınlık olduğunu gördü, heryerde küçük mumlar vardı ve odanın içi aydınlanıyordu bu küçük mumlarda. Karga küçük başka bir zarfın üzerine oturmuş peline bakıyordu. Mektubu açtığında içindeki küçük notta "Telefona bak, ilker seni aramış olabilir" yazıyordu. Cebinden telefonunu çıkardı Pelin, ama hiç cevapsız çağrı yada gelen arama gözükmüyordu. O esnada bir gelen mesaj sesi yükseldi telefonda, gönderen kısmında "eşim" yazıyordu, mesajın içinde ise "Ev telefonuna da bir bak istersen dünya güzeli" yazıyordu. 

Hemen ev telefonuna koştu pelin, telesekreter ışığı yanıyordu telefonun. Hemen gelen ses kayıtlarını dinlemek için basılması gereken düğmeye bastı. Odayı İlker'in sesi doldurdu, küçük bir fısıltı kadar sessizce ve usulca konuşuyordu ilker, sanki çok yüksek sesle konuşursa, nefesinin rüzgarından mumların cılız ışığını söndürmekten korkarmış gibi sessiz bir fısıltıyla. "Çok ayıp sevgilim, eve geldin ama bir elini yüzünü yıkamadın bile" diyordu sesli mesajda ilker, mesajın gönderilme saati, o andan bir saat öncesini gösteriyordu. Pelin evin banyosuna gitti ama içerisi zifiri karanlıktı. Bir hata olmalı ama nerede diye içinden geçirirken, zihninde bir ışık parladı sanki ve nerde hata yaptığını anladı. Hızlı adımlarla ebeveyn banyosuna doğru ilerledi. 

Banyonun kapısını araladığında birkez daha aydınlığı hissetti gözleri, banyolarıda tıpkı salon gibi mumlarla doluydu, hatta suyla dolu küvette bile su üzerinde yüzen mumların ışıltısı vardı. Mumların arasına küçük ve kurumuş gül yaprakları serpiştirilmişti. Suyun üzerine yüzen mumlardan başka birşey daha vardı, bir resim. Küçük ahşap bir tepsinin içinde küvetin içinde yüzüyordu, resmi eline alınca hazine sandıklarının resminin olduğunu gördü. Bu hazine sandığının içi altınlarla yada mücevherlerle dolu değildi. İlker ve Pelin'in yıllardır gittikleri, gezdikleri yerlere ait anıları, otobüs biletleri, sinema biletleri ve birbirlerine aldıkları küçük hediyeler gibi hatıraları vardı sadece bu sandıkta. Hazine sandığında gerçekten maddi değere sahip olan tek şey, İtalya tatillerinin anısını taşıyan birkaç tane eski madeni liret'ti sadece. Gerçi artık İtalya'da Euro bölgesindeydi ve bu liretlerin bir maddi değeri kalmamıştı, ama hatıra parası olduğu için almışlardı zaten bunları tatillerinde. 

Pelin yatak odalarındaki kendi başucunda bulunan dolabın kapağını açtı, içinde hazineleri yerli yerindeydi. Ama birde fazladan birşey vardı. Bir kutu "ice tea". Pelin şaşkınlıkla ice tea kutusuna baktı, bunun burda ne işi vardı, hem kutu sıcaktı. İce tea dolapta olmalıydı, Pelin mutfağa doğru hızlı adımlarla ilerlemeye başladı, buzdolabının kapağını açtığında ışığının yandığını gördü, demekki mutfağın sigortası kapatılmamıştı. Buzdolabının kendi ışığında, içindeki pastayı farketti Pelin. O esnada kapı çaldı, elinde çiçekleri ile kapıda İlker bekliyordu. Yüzünde içten ve kocaman bir gülümsemeyle "İyki doğdun sevgilim" dedi ve Pelin'in boynuna sarıldı. Pelin çok şaşırmıştı, çünkü eşinin iş güç koşturmacası arasında kendisini unuttuğunu düşünüyordu, ama İlker, Pelin'in arkadaşlarının deyimiyle yine süpriz enişte olduğunu kanıtlamıştı işte. Birlikte Pelin'in doğumgünü pastasından yediler. Pelin'in bugüne kadar yediği en güzel pasta değildi ama İlker kendisi yaptığı için daha bir tatlı gelmişti Pelin'e bu pasta. Üzerinde doğum günü mumuda yoktu ama zaten bütün salon yüzlerce mumun ışığıyla aydınlanıyordu. 

Daha sonra İlker güzel eşinin elinden tuttu ve birlikte evlerinin balkonuna çıktılar. İlker bir küçük kağıt verdi sevgilisine ve ondan bir dilek yazmasını istedi, kendiside daha önceden dileğini yazdığı kağıdı tutuyordu, sonsuza kadar Pelin ile birlikte olma dileği yazıyordu kağıdından. Ve sonra bu küçük dilek kağılarını İlker'in aldığı iki Çin balonuna iliştirip balonları gökyüzüne bıraktılar, birbirlerine sarılarak balonların yükselmesini izlediler, taki gözden kayboluncaya kadar. Hava soğuk olduğu için biraz üşümüşlerdi ve içeriye girdiler, ilker balkonlarının kapısını kapattı ve güzel eşinin alnına bir öpücük kondurdu. "Seni çok seviyorum sevgilim ve bu kalp ömrümün sonuna kadar sadece senin için atacak" dedi. Birbirlerine hiç olmadığı kadar sımsıkı sarıldılar. Ve birlikte mumları yüzlerinde utangaç bir gülümsemeyle bir bir söndürmeye başladılar...

Not: Bana hep diyordun ya sevgilim, evli olsak neler yapardın diye. Sadece şu kadarını söyliyim, hergünümüzün bir öncekinden daha güzel olacağına söz veriyorum. Dün çok üzdüm seni, sana belki hiç unutturamıcam dünü... Ama bu eşek ilker'i birazcık dinlersen, gel aşkım bu hiç yaşanmamış gün bizim dün gecemiz olsun. Dün küçücük şeyler için kırıldık, ama bugün eskisindende sımsıkı sarılalım birbirimize, birkez daha doğalım birbirimizin kalbinde, seni çok seviyorum dünyalar güzeli aşkım, dünümde, bugünümde, yarınımda tek dileğim sensin yüce Rabbim'den.
Daisypath Friendship tickers