26 Ağustos 2012 Pazar

Aşk Günlükleri - 26 Ağustos 2012

Aşk mesaisi, İstanbul yolu, Kahve Falı...

Pazar günü sabahın sekizbuçuğunda kalkılır mı hiç ? Saatin alarmını sabah 08.30'a kurup yatmışım, sabah sevgilimin yanına gideceğimin hayaliyle. Alarma gerek bile kalmadı, bu heyecanla uyku mu uyunulurmuş hiç ? Saat 08.10'da açtım gözlerimi, pazar günüde mesai var erkenden kalkıldı. Ama bu başka mesai, aşk mesaisi çünkü bu.

İş hayatında fazla çalışmak iyidir. Çünkü eğer saatle çalışırsanız, o zaman ancak memur olursunuz ve kendinizi geliştirmek adına bir çabada göstermezsiniz. Eğer saati bir kenera bırakıp kendinizi o işe adarsanız, kimse önünüzde duramaz, ne yapar eder o işte başarılı olursunuz, kısaca kendini adamadan bir işte başarılı olamazsınız.

Bizde bunca yıldır aşkımızdan, sevgimizden bir şey kaybetmediysek, her geçen günde daha da sımsıkı bağlandıysak birbirimize, bunun sebebi hayatlarımızı birbirimize adadığımız için, aşkımızı herşeyin önünde bildiğimiz içindir sevgilim.

Sabah kalkınca hemen ayırttım İstanbul biletimi, o arada mesaj atan Pelin'ime otobüs saatimi yazdım büyük bir sevinçle. Çabucak hazırlanıp attım kendimi yollara, otobüsün kalkmasına beş dakika kala yazhaneye yetiştim. Rezarvasyonum iptal olmuş ama neyseki ayırttığım koltuğu başka birisi almamış. O kadar dakik başladım ki güne, koca bir günü aşkımla geçirmek istiyorum çünkü, her dakika önemli, o yüzden kılpayıyla da olsa en erken otobüse yetişmeyi bildim.

Dün demiştim ya, köprü trafiği bile senin için olduktan sonra tatlı gelir diye. Köprüde trafik yoktu ama Esenler otagarının girişinde en azından 30-40 dakika trafik kilitlendi. Neyseki aşkımda erken gelmemişti ve fazla bekletmeden yarimi, aşağı yukarı aynı saatlerde Esenler otagarına vardık ve buluştu nihayet ellerimiz.

Çok özlemişim bütün bir günü dünyalar güzeli yarimle geçirmeyi. El ele, sarmaş dolaş çifte kumrular gibi gezmeyi. Önce Taksim'e, ordanda Mecidiyeköy'e geçtik. Hava da sıcak olunca kendimizi Cevahir Avm'ye attık. Özlediğim bir diğer şeyde aşkımla alışveriş yapmaktı. Güzel Pelin'imin zevkiyle aldığım giysilerimi daha bir hevesle giyiyorum, zaten en özel günlerime saklıyorum aşkımın beğenisiyle aldığım bu giysileri, küçük bir çocuğun bayramlığını giymek için o bayramın ilk gününü beklemesi gibi :)

Biraz dinlenmek için kendimizi Kahve Dünyası'na attık. Her zamanki gibi karamelli machiato içmeyi planlıyordum ama havanında sıcak olmasıyla buzlu mocho'yu denemek istedim. Aşkımında kanına girdim ve iki tane buzlu mocho söyledik. Burdan Kahve Dünya'sı yetkililerine sesleniyorum, ben hayatımda bu kadar rezalet bir kahve tatmadım :) İkimizde içemedik kahvelerimizi ve yarım bıraktık. Kahve dediğin sıcak olmalı, işte aşkım benden sana sıcacık bir fincan kahve, kendi ellerimle hazırladım:



Çok fazla fala inanmam ama burda çok açık bir AŞK gözüküyor, faldan anlamaya, yada çok güçlü bir iç göze sahip olmaya ihtiyaç yok bence bunu görebilmek için :)
Sıcacık bir fincan mis kokulu kahve gibi içimi ısıtıyorsun aklıma her geldiğinde. Birde şu varki, sen aklımdan hiç çıkmıyorsun ki benim zaten, demekki senin sevginle sıcacık benim kalbim sevgilim. Hiç çıkma bu kalpten hep ısıt aşkınla, sevginle ısıt. Biran bile terketme senle dolu bu kalbi.

Bir fincan kahvenin 40 yıl hatırı vardır derler, benim bir değil bin ömrüm olsa, hepside sana feda olsun tatlı aşk...

Akşam olupta gün biterken, bir dahaki kavuşmanın hayaliyle ayrıldı bu kez ellerimiz. Geri dönüş yolunda, sabahki aşkımın yanına giderkenki heyecandan eser yok tabi.

Kapat otobüsün ışıklarını kaptan, sadace yolu aydınlatan sokak lambaları aydınlatsın geceyi, gözümün nuru yarimden ayrı düşmüşüm yüzüm gülmüyor... Bu hafta çok hızlı geçsin, birdahaki pazar yine kavuşsun bu birbirine aşık iki kalp.

Teşekkür ederim bu harika gün için aşkların en güzeli. Bugün birkez daha anladımki seninle gülüyor benim yüzüm, seninle enerji dolu bu beden, sen benim yaşam kaynağımsın. Seni çok seviyorum hayatımın anlamı sevgilimmm
Daisypath Friendship tickers