Aşk mesaisi, İstanbul yolu, Kahve Falı...
Pazar günü sabahın sekizbuçuğunda
kalkılır mı hiç ? Saatin alarmını sabah 08.30'a kurup yatmışım,
sabah sevgilimin yanına gideceğimin hayaliyle. Alarma gerek bile
kalmadı, bu heyecanla uyku mu uyunulurmuş hiç ? Saat 08.10'da açtım
gözlerimi, pazar günüde mesai var erkenden kalkıldı. Ama bu
başka mesai, aşk mesaisi çünkü bu.
İş hayatında fazla çalışmak
iyidir. Çünkü eğer saatle çalışırsanız, o zaman ancak memur
olursunuz ve kendinizi geliştirmek adına bir çabada
göstermezsiniz. Eğer saati bir kenera bırakıp kendinizi o işe
adarsanız, kimse önünüzde duramaz, ne yapar eder o işte başarılı
olursunuz, kısaca kendini adamadan bir işte başarılı
olamazsınız.
Bizde bunca yıldır aşkımızdan,
sevgimizden bir şey kaybetmediysek, her geçen günde daha da sımsıkı bağlandıysak birbirimize, bunun sebebi hayatlarımızı
birbirimize adadığımız için, aşkımızı herşeyin önünde
bildiğimiz içindir sevgilim.
Sabah kalkınca hemen ayırttım
İstanbul biletimi, o arada mesaj atan Pelin'ime otobüs saatimi
yazdım büyük bir sevinçle. Çabucak hazırlanıp attım kendimi
yollara, otobüsün kalkmasına beş dakika kala yazhaneye yetiştim.
Rezarvasyonum iptal olmuş ama neyseki ayırttığım koltuğu başka
birisi almamış. O kadar dakik başladım ki güne, koca bir günü
aşkımla geçirmek istiyorum çünkü, her dakika önemli, o yüzden
kılpayıyla da olsa en erken otobüse yetişmeyi bildim.
Dün demiştim ya, köprü trafiği
bile senin için olduktan sonra tatlı gelir diye. Köprüde trafik
yoktu ama Esenler otagarının girişinde en azından 30-40 dakika
trafik kilitlendi. Neyseki aşkımda erken gelmemişti ve fazla
bekletmeden yarimi, aşağı yukarı aynı saatlerde Esenler
otagarına vardık ve buluştu nihayet ellerimiz.
Çok özlemişim bütün bir günü
dünyalar güzeli yarimle geçirmeyi. El ele, sarmaş dolaş çifte
kumrular gibi gezmeyi. Önce Taksim'e, ordanda Mecidiyeköy'e geçtik.
Hava da sıcak olunca kendimizi Cevahir Avm'ye attık. Özlediğim
bir diğer şeyde aşkımla alışveriş yapmaktı. Güzel Pelin'imin
zevkiyle aldığım giysilerimi daha bir hevesle giyiyorum, zaten en
özel günlerime saklıyorum aşkımın beğenisiyle aldığım bu
giysileri, küçük bir çocuğun bayramlığını giymek için o
bayramın ilk gününü beklemesi gibi :)
Biraz dinlenmek için kendimizi Kahve
Dünyası'na attık. Her zamanki gibi karamelli machiato içmeyi
planlıyordum ama havanında sıcak olmasıyla buzlu mocho'yu denemek
istedim. Aşkımında kanına girdim ve iki tane buzlu mocho
söyledik. Burdan Kahve Dünya'sı yetkililerine sesleniyorum, ben
hayatımda bu kadar rezalet bir kahve tatmadım :) İkimizde içemedik
kahvelerimizi ve yarım bıraktık. Kahve dediğin sıcak olmalı, işte aşkım benden sana sıcacık bir fincan kahve, kendi ellerimle hazırladım:
Çok fazla fala inanmam ama burda çok
açık bir AŞK gözüküyor, faldan anlamaya, yada çok güçlü bir iç
göze sahip olmaya ihtiyaç yok bence bunu görebilmek için :)
Sıcacık bir fincan mis kokulu kahve gibi içimi ısıtıyorsun aklıma her geldiğinde. Birde şu varki, sen aklımdan hiç çıkmıyorsun ki benim zaten, demekki senin sevginle sıcacık benim kalbim sevgilim. Hiç çıkma bu kalpten hep ısıt aşkınla, sevginle ısıt. Biran bile terketme senle dolu bu kalbi.
Bir fincan kahvenin 40 yıl hatırı vardır derler, benim bir değil bin ömrüm olsa, hepside sana feda olsun tatlı aşk...
Bir fincan kahvenin 40 yıl hatırı vardır derler, benim bir değil bin ömrüm olsa, hepside sana feda olsun tatlı aşk...
Akşam olupta gün biterken, bir dahaki
kavuşmanın hayaliyle ayrıldı bu kez ellerimiz. Geri dönüş
yolunda, sabahki aşkımın yanına giderkenki heyecandan eser yok
tabi.
Kapat otobüsün ışıklarını kaptan, sadace yolu
aydınlatan sokak lambaları aydınlatsın geceyi, gözümün nuru yarimden ayrı düşmüşüm yüzüm gülmüyor... Bu
hafta çok hızlı geçsin, birdahaki pazar yine kavuşsun bu
birbirine aşık iki kalp.
Teşekkür ederim bu harika gün için
aşkların en güzeli. Bugün birkez daha anladımki seninle gülüyor
benim yüzüm, seninle enerji dolu bu beden, sen benim yaşam
kaynağımsın. Seni çok seviyorum hayatımın anlamı sevgilimmm